Emlak | Konular | Kitaplar

Çağdaş İspanya Mimarlığı

Batıda totaliter rejimler yenik düşerek yerlerini demokratik rejimlere bırakırlarken, iç savaştan yüzü gülerek çıkan İspanya faşizmi 1939 yılında zaferini kutluyordu. “İspanyanın şehitlerini kutsuyorum. Dünyanın selameti İspanya’dan doğdu” diyerek Franco’ya destek veren Papa XII. Pius dışında bütün dünyanın sırtını döndüğü ülke, hemen bir yasaklar ülkesi haline gelivermişti bile.

Gül Işık’ın “Bir Başka Avrupa: İspanya” adlı kitabında aktardığına göre Franco İspanyasında her olumlu gelişme yabancı icadı olarak kötüleniyor, hemen hemen bütün ülkeler İspanya düşmanı ilan ediliyordu. Yeni bir toplum yaratmayı hedefleyen bu ideolojik propaganda aracılığıyla ulusal tarih yeniden ve yeniden yazılıyor ve Türkiyelilerin hiç de yabancı olmadığı “Türkün Türkten başka dostu yoktur” anlayışı, Akdeniz’in öteki kıyısında “Bütün dünya çekemediği için İspanya’ya düşmandır” şeklinde karşılık buluyordu. Siyasi partiler çoktan kapatılmış, Franco karşıtı milyonlarca insan tutuklanmış ve bunların binlercesi kurşuna dizilmişti. Katalan, Bask ve Galicia dilleri yasaklanmıştı… İspanya’yı kendi özüne döndürecek bir devrim yaptığını iddia eden Franco, toplumsal hayatta da büyük değişimler yaratmıştı: Kadınlar toplum yaşamından çekilerek evlere hapsedilmişti ve hatta kadınların pantolon giymesi ve doğum kontrol hapı kullanması yasaklanmıştı. Ve elbette “kızıl işi” olduğu propagandası yapılan boşanmak da…

1975’ten sonra

İktidarının son yıllarında her ne kadar biraz esnemeler olsa da Hitler ve Mussolini gibi faşist diktatörlerin aksine Franco, iktidarını 40 sene sürdürmeyi başardı. Franco’nun kurduğu rejim, “tek temel dayanağı” olan kişinini, yani kendisinin ölmesiyle birlikte tarih sahnesinin en karanlık sayfalarının arasında yerini aldığında yıl 1975 idi.

Ve Franco’nun ölümüyle birlikte ülke bir dönüm noktası yaşayarak kapılarını ardına kadar dış dünyaya açtı; ülkede önce liberal bir düzen kuruldu ve İspanya yavaş yavaş bu düzene ayak uydurmaya başladı. Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin çoğunun yoksul, az gelişmiş, kalabalık ve insan hakları ihlallerinin normalleştiği ispanya’nın üyeliğine karşı çıkmasına rağmen, hem 1980’lerde dünyada esmeye başlayan liberalizm rüzgârlarının hızıyla hem de İspanya’nın çabasıyla büyük bir gelişim gösteren ülke, 1986 yılında AB’ye üye oldu ve büyük bir hızla hem ekonomik hem de toplumsal anlamda “Avrupalı” olmayı başardı.

Ve 2010... Ve İspanya mimarlığı

İşte adını hürmetle andığımız İspanya mimarlığı böyle bir tarihsel zemin üzerinde yükselmeye başladı, hem de büyük bir hızla. Sphuse’dan mimar Jacobo Alonso de Lucas da ülkesinin kaderiyle paralel bir biçimde, 1980’lerden itibaren büyük bir hızla ilerleyen İspanya mimarlığının da dönüm noktası olarak, Franco’nun ölümü ile birlikte ülkenin içine gömüldüğü izolasyondan çıkmasına işaret ediyordu. Bu prestijli mimarlığı ise Arredamento 174. sayısında “yüksek teknoloji kullansa da teknolojizme pek yüz vermeyen, yalın, doğal malzeme kullanımına eğimli, zarif, sık sık Akdeniz duyarlılığı olarak nitelendirilebilecek bir tavır gösteren ‘sakin’ bir mimarlık” şeklinde tanımlıyordu.

Franco döneminde, ağır bir tempo ile ilerlese de 2000’li yıllarda, artık bir süredir adı uluslararası alanda hürmetle anılır olan İspanya mimarlığı açık ara farkla oradan oraya koşuyordu özetle. İspanyalı mimarlar 2010 yılında ise soluğu Türkiye’de aldı. Ve İspanyalı mimarlar ülkelerinin tarihi, iklimi, insanları ve stratejik konumu itibariyle son derece benzediği Türkiyeli mimarlar ile, hem 2008 krizinin etkilerinin halen hissedilir olması hem de iki ülke arasındaki benzerliklerin daha fazla iş alanı yaratma olasılığı nedeniyle, işbirliği fırsatlarını konuşmak için bir araya geldi.

Onlan işbirliği fırsatı yakalamaya çalışırken, biz de Çağdaş İspanyol mimarlığını bir de onlardan dinleme fırsatını İspanyol Dış Ticaret Enstitüsü (ICEX), İspanya Büyükelçiliği Ekonomi ve Ticaret Müsteşarlığı Ankara Ofisi ve İspanya Mimarlar Birliği Yüksek Kurulu (CSCAE) tarafından organize edilen bu “Türk-İspanyol Mimarlık Toplantısı”nda yakaladık ve toplantı İstanbul’a Türkiyeli mimarlarla ikili görüşmeler yapmak için İstanbul’a gelen İspanyalı mimarlardan beşi ile İspanya mimarlığını, İspanya ve Türkiye mimarlığı arasındaki ilişkiyi ve İspanyalı mimarların neden Türkiye’de iş yapmak istediklerini konuştuk.

Konular